Hani duyduğunuzda yüzünüzü buruşturacağınız bir-iki isim sayarlar, “Denize düşse hangisini kurtarırsınız?” diye sorarlar, siz de “e şıkkı: hiçbirini” demek istersiniz ya, bu yazım o denklemi çağrıştıracak, muhterem okurlar. Zira ‘seç beğen al’ durumuyla karşı karşıyayız.
Hani duyduğunuzda yüzünüzü buruşturacağınız bir-iki isim sayarlar, “Denize düşse hangisini kurtarırsınız?” diye sorarlar, siz de “e şıkkı: hiçbirini” demek istersiniz ya, bu yazım o denklemi çağrıştıracak, muhterem okurlar. Zira ‘seç beğen al’ durumuyla karşı karşıyayız.
İDRAK ETMEYECEK Mİ GÜNÜN BİRİNDE?Şıklarımızdan ilkinde, Fransa’da cemaate, “herkes hakkına razı olmalı” vaazı veren, havaya girmiş bir fiilî şeyhülislâm var. Kendi “taraf”ı, takımı, tribünü, mahallesi, kitlesi, ordusu… artık ne ise o olarak gördüğü kesimin insanlarınca işlenen herhangi bir günah karşısında gıkını çıkarmayan bu yüksek memur din adamı, Strasbourg şehrinde cuma namazı için toplanan Müslümanlara aynen bunu demiş. İnanması zor, ama demiş: “Herkes hakkına razı olsun. Bu anlayışı her alanda hayata geçirirsek dünyada savaşlar, zulümler son bulur.”
Hakkına razı olmak şöyle dursun, başkalarının maddî-manevî her türlü hakkını gasp ederek hüküm süren birilerince hangi rol için o kostümlere bü...
Devamını okumak için tıklayın