“Baban yine gecikti” diyor, bayram sabahı erken saatlerde aradığım annemin sesi, bir rüyanın içinden gelir gibi. Ürperiyorum. Temmuzda babamı kaybedeli beş yıl olacak. Sesimdeki dağılmayı hissediyor hemen, “rüya kızım, rüyamı anlatıyordum sana,” diyor. Elimde olmadan uzatıyorum biraz, anlaşılan rüyaymış gerçekten, endişelenecek bir şey yok.
“Baban yine gecikti” diyor, bayram sabahı erken saatlerde aradığım annemin sesi, bir rüyanın içinden gelir gibi. Ürperiyorum. Temmuzda babamı kaybedeli beş yıl olacak. Sesimdeki dağılmayı hissediyor hemen, “rüya kızım, rüyamı anlatıyordum sana,” diyor. Elimde olmadan uzatıyorum biraz, anlaşılan rüyaymış gerçekten, endişelenecek bir şey yok.
Seksen yaşındaki annemin gerçeklerle olan sağlam bağı, uyanık aklı ve dikkati benim için hayatta ters giden her şeyin düzelebileceği hissinin ta kendisi, hassas noktam. Dört yıl içinde elli yıllık hayat arkadaşını ve elli yaşındaki bir evladını kaybeden annemin aklı sapasağlam, şükür. Anneme hep düşkündüm. Bu kayıplardan beri anneme olan sevgim soluğumu kesiyor, gün içinde aklıma geldikçe bizimle olduğu için şükrediyorum.
Akıllı annem onun için endişelenmemize neden olmuyor, şahsi alanını da hep koruyor. Çok evcimen bir insan değildi, şimdi birkaç günden uzun misafirliği sevmiyor, hiçbirimizin yanında uzun uzun kalmıyor. Kendisini...
Devamını okumak için tıklayın