Yıllar önce, bir başka mecrada aynı başlıkla bir yazı yazdığımı hatırlıyorum.
Yıllar önce, bir başka mecrada aynı başlıkla bir yazı yazdığımı hatırlıyorum.
O “yıllar”, utanç verici “kumpas davaları”nın görüldüğü yıllardı. Mahut; Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Askeri Casusluk vs. davalarından söz ediyorum. Daha sonraki yıllarda yine Cumhuriyet gazetesi mensuplarına, başka basın-yayın organlarına ve siyasetçilere açılan davalar vesilesi ile de başlıktaki bu tanımlamayı sık sık kullandım:
“Kanguru mahkemeler”.
19’uncu yüzyılda ABD ve Avustralya siyasi-sosyal literatüründe kullanılmaya başlanan bir kavram bu. Olağanüstü dönemlerin ya da koşulların yargılamalarında, yargılayanların hukuk normlarını ayaklar altına alarak “delil, tanık, bulgu, yasa maddeleri, yargılama kural ve teamülleri, ifadelerdeki tutarlılıklar ve benzeri her şeyi ayaklar altına alarak” bir başka deyişle hukuki sürecin önemli aşamalarını atlayıp “kanguru gibi zıplayarak” hüküm verdiği “hızlı yargılamalar”a verilen isimdir.
Yine benzer biçimde “bağımsız olmayan ve önyargılı ...
Devamını okumak için tıklayın