Komünist blok rejimleri neredeyse kendiliğinden yıkıldı. Dayanak sütunları kesilmiş bir bina gibi içine göçtü. İşsizlik, açlık ve sefalet söz konusu bile değildi. Neden yıkıldı? Bir ortak mülkiyet rejimi bir sihirbazın parmak şaklatmasıyla şıp diye özel mülkiyete, kapitalizme kapılandı; savcı, mühendis, öğretmen kadınlar Nataşa’ya dönüştü; parti kodamanları oligark oluverdi… Kansız… Oysa kapitalizm daha rezil durumda şimdi, Marx her zamankinden daha haklı… Ama şimdi 2001 yılında yazılmış bir yazımı okuyalım:
Komünist blok rejimleri neredeyse kendiliğinden yıkıldı. Dayanak sütunları kesilmiş bir bina gibi içine göçtü. İşsizlik, açlık ve sefalet söz konusu bile değildi. Neden yıkıldı? Bir ortak mülkiyet rejimi bir sihirbazın parmak şaklatmasıyla şıp diye özel mülkiyete, kapitalizme kapılandı; savcı, mühendis, öğretmen kadınlar Nataşa’ya dönüştü; parti kodamanları oligark oluverdi… Kansız… Oysa kapitalizm daha rezil durumda şimdi, Marx her zamankinden daha haklı… Ama şimdi 2001 yılında yazılmış bir yazımı okuyalım:
BALALAYKA(*)Ali Özgentürk’ün “Balalayka” adlı filmini özel gösterimde izlerken, beynimde on yıl önce Le Nouvel Observateur (1-7 Şubat 1990) dergisinde okuduğum bir kolokyumun metni altyazı gibi geçip gidiyordu.
Derginin Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlediği “Komünizm Sonrasının Büyük Tartışması” başlıklı kolokyumda dönemin bilim adamları, düşünür ve yazarları tartışmışlardı.<...
Devamını okumak için tıklayın