Anı kitapları aynı zamanda yazarın yaşadığı çağın öyküsünü verir. Stefan Zweig savaş yıllarında, yabancı bir memlekette, elinde hiçbir yardımcı belge olmadan kaleme aldığı “Dünün Dünyası”na yazdığı önsözü şöyle bitirir: “Ey anılar, benim yerime sizler konuşun, dilediğinizi seçin ve karanlıklarda unutulup gitmeden, hayatın bir aynasını koyun ortaya.” Bizim gibi çalkantısı bol ülkelerde anı kitaplarını yayımlamak cesaret ister. Yanımızda yöremizde rüzgârda savrulan çok sayıda eş, dost, tanış vardır da ondan... Bir de yakın tarihi ele almanın sancıları çıkar ortaya. Oysa anılar sadece bellek tazeleme kültürüne bir katkı değildir. Aynı zamanda bir dönemin tanıklığıdır. Geçtiğimiz günlerde ülkemizin tertemiz aydınlarından, dilbilimci, yazar Sevgi Özel’in “Yalan Dünyasının Yalancıları” yayımlanır yayımlanmaz kitapçıya koştum. Sayfaları heyecanla çevirirken “Yalan Dünyasının Yalancıları”nı neden bu kadar çok merakla beklediğimi anladım. Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun 12 Eylülcülerc
Anı kitapları aynı zamanda yazarın yaşadığı çağın öyküsünü verir. Stefan Zweig savaş yıllarında, yabancı bir memlekette, elinde hiçbir yardımcı belge olmadan kaleme aldığı “Dünün Dünyası”na yazdığı önsözü şöyle bitirir: “Ey anılar, benim yerime sizler konuşun, dilediğinizi seçin ve karanlıklarda unutulup gitmeden, hayatın bir aynasını koyun ortaya.” Bizim gibi çalkantısı bol ülkelerde anı kitaplarını yayımlamak cesaret ister. Yanımızda yöremizde rüzgârda savrulan çok sayıda eş, dost, tanış vardır da ondan... Bir de yakın tarihi ele almanın sancıları çıkar ortaya. Oysa anılar sadece bellek tazeleme kültürüne bir katkı değildir. Aynı zamanda bir dönemin tanıklığıdır. Geçtiğimiz günlerde ülkemizin tertemiz aydınlarından, dilbilimci, yazar Sevgi Özel’in “Yalan Dünyasının Yalancıları” yayımlanır yayımlanmaz kitapçıya koştum. Sayfaları heyecanla çevirirken “Yalan Dünyasının Yalancıları”nı neden bu kadar çok merakla beklediğimi anladım. Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun 12 Eylülcülerc...
Devamını okumak için tıklayın