Günümüzün en önemli olgularından biri, ulusal kültüre ve tarihe karşı derin bir yabancılaşma yaşanıyor olmasıdır. Burada, geçmişten kalma kalıplarla kendini tanımlayan hiçbir sağ veya sol düşünce ve siyasetin ayrıcalığı, koruyucu aşısı yoktur. Hâlâ çok daha etkili bir gelenek ya da damar olan Batıcılık, kopyacı, aşırmacı Tanzimatçı kültürde kuşatıcı etkisini sürdürüyor.
Günümüzün en önemli olgularından biri, ulusal kültüre ve tarihe karşı derin bir yabancılaşma yaşanıyor olmasıdır. Burada, geçmişten kalma kalıplarla kendini tanımlayan hiçbir sağ veya sol düşünce ve siyasetin ayrıcalığı, koruyucu aşısı yoktur. Hâlâ çok daha etkili bir gelenek ya da damar olan Batıcılık, kopyacı, aşırmacı Tanzimatçı kültürde kuşatıcı etkisini sürdürüyor.
Emperyalist sistemden kopma ve Avrasya ile bütünleşme sürecinde, salt siyasal-askeri alandaki mücadeleler, geri dönüşsüz, kalıcı bir sonuç alınmasına yetmiyor. Maddi ve manevi her alanda yaşanan köklü ve uzun süreli bir dönüşümü gerektiriyor. Halkın bilincine çıkartılıp büyük ulusal-kültürel bir enerjiye dönüşmeden bağımsızlaşma ve uluslaşmayı hedefe ulaştırmak zordur.
Bu enerjinin yaratılması da, ulusal kültürümüzün, değerlerimizin üstü örtülmüş, küllenmiş köklerini ortaya çıkarmak, onları çağdaş bir yorumla değerlendirmekten geçiyor. Üretim kültürü bağlamında düşündüğümüzde; uluslaşma ile kapitalizm, ...
Devamını okumak için tıklayın